Rüzgâr, Mardin Escort ’in dar sokaklarından geçerken taş evlerin arasında yankılanıyordu. Gökyüzü yıldızlarla doluydu, ama Onbaşı Cemal’in içi nedense huzursuzdu. Askerliği bitmesine sadece birkaç ay kalmıştı, ama bu gece karakolda garip bir sessizlik hâkimdi.
Cemal, Mardin Eskort ’in bir dağ karakolunda görev yapıyordu. Günler rutin geçse de bazı geceler, bilinmeyen bir korku karakolun içine çökerdi. Özellikle yaşlı çobanlar, yakındaki harabelerin lanetli olduğunu söylerdi. Kimi zaman geceleri taşların arasından garip fısıltılar duyduklarını anlatırlardı. Askerler bu hikâyeleri dinleyip gülerdi ama Cemal, o gece bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu.
Saat gece yarısını geçtiğinde nöbet sırası ondaydı. Elinde tüfeği, gözetleme kulesine çıktı. Uzaklardan kurt ulumaları duyuluyordu. Radyosunu açtı ama cızırtıdan başka bir şey yoktu. Tam o sırada, kulenin aşağısında bir gölge kıpırdadı.
Kalbi hızla atmaya başladı. Gözlerini kısarak baktı ama kimseyi göremedi. “Belki de yorgunluk…” diye düşündü. Ama tam geri dönecekken, gölgenin yine hareket ettiğini gördü.
Silahını hazır tuttu, yavaşça merdivenlerden indi. Karakolun önüne geldiğinde, tam karşısındaki taş duvarın dibinde duran yaşlı bir adamı fark etti. Üzerinde eski bir aba vardı, yüzü yarı gölgede kalıyordu.
Cemal şaşırdı. “Amca, burada ne yapıyorsun? Gecenin bu saatinde buralarda dolaşmak tehlikeli!”
Yaşlı adam, başını kaldırdı. Gözleri derin bir boşluk gibiydi.
“Evlat,” dedi boğuk bir sesle, “Buralarda bir emanet var. Size bir şey olmasını istemem.”
Cemal’in tüyleri diken diken oldu. “Ne emaneti?” diye sordu ama adam cevap vermedi. Sadece elini kaldırıp, karakolun hemen arkasındaki eski taş duvarı işaret etti.
Cemal, yutkunarak oraya doğru baktı. Ama geri çevirdiğinde adam gitmişti. Sanki bir anlık bir hayaldi.
İçindeki merak, korkusundan daha ağır basıyordu. Sabah olunca komutanına durumu anlattı. Karakolun arkasındaki taş duvar yıllardır kimsenin ilgilenmediği eski bir yapıydı. Komutanı birliğe haber verdi, birkaç askerle birlikte duvarın etrafını incelemeye başladılar.
Saatler süren kazının sonunda, toprağın altından eski bir sandık çıktı. Kumandan, üzerindeki mühürleri görünce gözleri büyüdü. Sandık, Osmanlı dönemine ait eski bir askeri sandıktı! İçinden, yıllardır kayıp olan önemli belgeler ve altın mühürler çıktı.
Cemal şaşkındı. Gece gördüğü adamın kim olduğunu kimse bilmiyordu. Ama o, bir şeyden emindi: O yaşlı adam gerçek miydi, yoksa Mardin Escort Bayan’in eski zamanlardan kalma bir ruhu muydu bilinmezdi. Ama askerlik anılarında, o geceyi asla unutamayacaktı.
Ve yıllar sonra bile, Mardin’in rüzgârı estikçe, karakolun arkasındaki taş duvarın önünden geçerken tüyleri diken diken olurdu…